SOYTARI KRAL LEAR
”don’t be a fool..”
‘Hindistan’ın doğusu, İngiltere’nin batısı’ olarak tarif edilen toprakların Kralı Lear, ülkeyi üç kızı arasında paylaştırma ve yönetimden çekilme kararını hödükçe bir oyuna çevirir ve gene hödükçe kurguladığı oyunda bir soru sorar:
“Ülkenin en değerli bölgesine sahip olmak için söyleyin bakalım, hanginiz beni daha çok seviyor.”
Sevgisini abartısız saf bir kalple dile getiren küçük kızın kaybettiği, diğer iki kız kardeşin abartılı sevgi gösterileri sonucunda kazandıkları bu paylaşım oyununun ardından, Lear’in her şeyini kaybettiği, ortada kaldığı bir süreç yaşanır. Sonuçta, Lear, Soytarısı ile birlikte-hiçbir şeysiz- kendini bir dağ başında yaşam savaşı verirken bulur.
Oyunumuz, Shakespeare’in Kral Lear oyununun bu ‘dağ başında’ geçen sahnesinin Murat Karahüseyinoğlu dilinde beslenip büyütülmüş halidir; dense yeridir.
Saray ve sarayın nimetlerinden yoksun kalmanın getirdiği yokluk içinde birbirine düşen Lear ve Soytarısı; bolca güne/günümüze göndermeler içeren, yaklaşık 80 dakika süren komik ama bir yandan da trajik bu oyunun kahramanlarıdır..
Bu ağır, çatışma-dalaşma-sürtüşme-eleştiri-özeleştiri içeren oyun, ‘geç de olsa’ aklı başına gelen bir yaşlı olarak Lear’in, ‘geç kalınmış’ bir mücadelenin daha en başında hayata yenik düşmesiyle sonlanır..
Kral Öldü! Yaşasın yeni….!
Yazan: Shakespeare, William
Eviren-çeviren-yeniden yazan-yöneten: karahüseyinoğlu, murat
Sahne Tasarım ve Uygulamaı: Erhan Alabaş / MK
Afiş İllüstrasyon: İan Pollock
Oynayanlar: Hamit Demir, Engin Alpateş
Oyun Süresi: 80 dakika/tek perde
İLK OYUN: MODA SAHNESİ: ….
TEŞEKKÜRLER: Moda Sahnesi-Kemal Aydoğan, Değer Kumru, Pınar-Ali Asker, Bitiyatro, Tuğba..
SOYTARI KRAL LEAR ........ Basında
”don’t be a fool… / aptal olma…”
Shakespeare’in unutulmaz eseri “Kral Lear”, Öteki Tiyatro elinde yeniden doğuyor, Murat Karahüseyinoğlu’nun “evirip, çevirip yeniden yazması” ve rejisiyle sahneye taşınıyor. Hamit Demir ve Engin Alpateş’in rol aldığı “Soytarı Kral Lear”, 6 Kasım’da Moda Sahnesi’nde prömiyer yapacak. Oyun, 16 Kasım’da ise Torium Sahne’de izleyiciyle buluşacak. Tiyatroevi organizasyonuyla izleyici ile buluşan oyunun sahne tasarım ve uygulaması Erhan Alabaş’a, ışık tasarımı Emrah Sürücü’ye ait. 80 dakika süren tek perdelik oyunun afiş tasarımı ise Ian Pollock tarafından yapılmış.
Öteki Tiyatro’nun sahneye taşıdığı oyunda, Lear ve soytarısı, saray ve sarayın nimetlerinden yoksun kalmanın getirdiği yokluk içinde birbirine düşmüştür. Günümüze bolca gönderme içeren trajikomik “Soytarı Kral Lear”in bir dağ başında geçen hikâyesi kısaca şöyle: “‘Hindistan’ın doğusu, İngiltere’nin batısı’ olarak tarif edilen toprakların Kralı Lear, ülkeyi üç kızı arasında paylaştırma ve yönetimden çekilme kararını hödükçe bir oyuna çevirir ve gene hödükçe kurguladığı oyunda bir soru sorar: Ülkenin en değerli bölgesine sahip olmak için söyleyin bakalım, hanginiz beni daha çok seviyor? Sevgisini abartısız saf bir kalple dile getiren küçük kızın kaybettiği, diğer iki kız kardeşin abartılı sevgi gösterileri sonucunda kazandıkları bu paylaşım oyununun ardından, Lear’in her şeyini kaybettiği, ortada kaldığı bir süreç yaşanır. Sonuçta, Lear, Soytarısı ile birlikte-hiçbir şeysiz- kendini bir dağ başında yaşam savaşı verirken bulur.”
https://sahneden.net/soytari-kral-lear-oteki-tiyatro-baska-turlu-bir-kralla-geliyor/
Öteki Tiyatro’nun Yeni Oyunu “Soytarı Kral Lear ”6 Kasım’da Moda Sahnesi’nde Prömiyer Yapıyor
Shakespeare’in unutulmaz eseri “Kral Lear”, Öteki Tiyatro elinde yeniden doğuyor, Murat Karahüseyinoğlu’nun “evirip, çevirip yeniden yazması” ve rejisiyle sahneye taşınıyor. Hamit Demir ve Engin Alpateş’in rol aldığı “Soytarı Kral Lear”, 6 Kasım’da Moda Sahnesi’nde prömiyer yapacak oyun, 16 Kasım’da ise Torium Sahne’de izleyiciyle buluşacak.
Tiyatroevi organizasyonuyla izleyiciyle buluşacak olan oyunun sahne tasarım ve uygulaması Erhan Alabaş’a, ışık tasarımı Emrah Sürücü’ye ait. 80 dakika süren tek perdelik oyunun afiş tasarımı ise Ian Pollock tarafından yapılmış.
Öteki Tiyatro’nun sahneye taşıdığı oyunda, Lear ve soytarısı, saray ve sarayın nimetlerinden yoksun kalmanın getirdiği yokluk içinde birbirine düşmüştür. Günümüze bolca gönderme içeren trajikomik “Soytarı Kral Lear”in bir dağ başında geçen hikâyesi kısaca şöyle: “‘Hindistan’ın doğusu, İngiltere’nin batısı’ olarak tarif edilen toprakların Kralı Lear, ülkeyi üç kızı arasında paylaştırma ve yönetimden çekilme kararını hödükçe bir oyuna çevirir ve gene hödükçe kurguladığı oyunda bir soru sorar: Ülkenin en değerli bölgesine sahip olmak için söyleyin bakalım, hanginiz beni daha çok seviyor? Sevgisini abartısız saf bir kalple dile getiren küçük kızın kaybettiği, diğer iki kız kardeşin abartılı sevgi gösterileri sonucunda kazandıkları bu paylaşım oyununun ardından, Lear’in her şeyini kaybettiği, ortada kaldığı bir süreç yaşanır. Sonuçta, Lear, Soytarısı ile birlikte-hiçbir şeysiz- kendini bir dağ başında yaşam savaşı verirken bulur.”